Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine toplantısının ardından yaptığı konuşmada, “Tasarruflarını halen döviz ve altında tutan vatandaşlarımızı Türk Lirası mevduatlarına dönmeye davet ediyorum” ifadelerini kullandı.
Erdoğan ayrıca, “Önceliği istihdama ve üretime verme tercihine bugün gelişmiş ülkeler de başta olmak üzere tüm dünyanın başladığını görüyoruz. Mandacı iktisatçılar hâlâ görmezden gelmeye, üstünü örtmeye, yatmaya devam ediyor. Akıl ve vicdan sahibi iktisatçılar programı biraz mahcup ifadeyle olsa da takdir ediyor” dedi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine toplantısının ardından ekonomideki gelişmeler ve enflasyonla mücadele hakkında da açıklamalarda bulundu.
Konuşmasında, “Tasarruflarını halen döviz ve altında tutan vatandaşlarımızı Türk Lirası mevduatlarına dönmeye davet ediyorum” diyen Erdoğan şunları kaydetti: “İşimize baktık, ekonomide köklü dönüşümü adım adım hayata geçirdik. Yıllar önce yaptığımız önceliği istihdama ve üretime verme tercihine bugün gelişmiş ülkeler de başta olmak üzere tüm dünyanın başladığını görüyoruz. Mandacı iktisatçılar hâlâ görmezden gelmeye, üstünü örtmeye, yatmaya devam ediyor. Akıl ve vicdan sahibi iktisatçılar programı biraz mahcup ifadeyle olsa da takdir ediyor.”
“ENFLASYON İÇİN TEDBİRLER ALIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şunları kaydetti: “İşimize baktık, ekonomide köklü dönüşümü adım adım hayata geçirdik. Yıllar önce yaptığımız önceliği istihdama ve üretimi verme tercihine bugün gelişmiş ülkeler de başta olmak üzere tüm dünyanın başladığını görüyoruz. Mandacı iktisatçılar hala görmezden gelmeye, üstünü örtmeye, yatmaya devam ediyor. Akıl ve vicdan sahibi iktisatçıları programı biraz mahcup ifadeyle olsa da takdir ediyor. İktisat teorileri ve uygulamaları fizik ve matematik gibi her yerde geçerli kuralları, formülleri, denklemleri olan konular değildir. Her ülkenin, toplum şartlarına, kültürüne, birikimine, kabiliyetine, gücüne göre değişiklik gösterir. Bir ülkede başarılı olan modelin diğerinde de aynı sonucu vereceğin garantisi yoktur. Ülkemizde ısrarla belirli iktisat modellerin kullanılması isteyenlerin fanatizmi başka çıkar ilişkilerinden kaynaklanmaktadır.
“BÜTÜN DÜNYA YÜKSEK ENFLASYON GERÇEĞİ İLE BOĞUŞUYOR”
Bugün itibariyle bütün dünya yüksek enflasyon gerçeği ve işsizlik tehdidiyle boğuşuyor. Türkiye ise ekonomik modeli sayesinde tarihinin en yüksek üretim, ihracat, istihdam seviyesine ulaşmıştır. Enflasyon rakamlarımızın nominal olarak çok yüksek seyretmesi elbette üzüntü vericidir. Biz enflasyon rakamlarının insanlarımızın hayatındaki olumsuz etkilerini, her kesimin gelir seviyesini yükselterek bertaraf etmeye çalışırken aynı zamanda enflasyonu düşürecek tedbirleri alıyoruz.
“FAİZ YÜKSELTMEK İHTİYAÇ DEĞİLDİR”
Uzunca süredir enflasyonsuz ekonomik iklimde yaşamaya alışmış ülkelerde bizimkiyle mukayese edildiğinde daha küçük gözükün oranların etkileri çok daha derin ve yıkıcı hissediliyor. Bugün yaşadığımız enflasyon bütçe ve işsizlik kaynaklı değil küresel gelişmelerin tetiklediği dengesiz fiyat hareketlerinin sonucudur. Yani maliyet odaklı enflasyondur. Finansal dalgalanmalar ve varlık hareketleri üzerinden soymayı alışkanlık haline getirenler bizi aynı yola sokmak için canhıraş bir gayret içindeler. Ülkemiz ekonomide kendi yolunu çizmiştir, kararlılıkla yürümektedir. Türkiye’nin ihtiyacı faizi yükseltmek değil, yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazlayı arttırmaktır. Gelişmiş ülkelerdeki bizden daha derin farklar içeren politika faizi ile enflasyon ilişkisine bakmayanların Türkiye’deki durumu felaket tellallığı edasıyla anlatanların halleri farklıdır. Bugün Türkiye her alanda bir başka ligin, bir başka dünyanın oyuncusudur. Kendi krizlerinin yükünü azaltmak için politikamıza benzer hatta daha ileri adımlar atan gelişmiş ülkeler görüyoruz.
“O ESKİ TÜRKİYE ARTIK GERİDE KALDI”
Hiç kimse kusura bakmasın. O eski Türkiye artık geride kaldı. Biz tıpkı güvenlik politikalarımız, enerji, sanayi, sosyal politikalarımız gibi, ekonomi politikamızı da kendi ihtiyaç ve çıkarlarımıza göre belirlemeyi sürdüreceğiz. 20 yılda yaptığımız eğitim, sağlık, ulaştırma, enerji, tarım, teknoloji yatırımı velhasıl inşa ettiğimiz her altyapı işte bugünler içindi.
Bu yatırımları küresel finans kurumlarına daha çok kaynak aktarmak için değil kendi vatandaşlarımızın hayat seviyesini yükseltmek, geleceğini güçlendirmek içindir. 184 milyar dolara yakın yatırımla ulaşım altyapımızı, kendisi ve bölgemizin ihtiyaçlarını karşılayacak hale getirdik. Ülkemiz yollarında dolaşan taşıtları yeniledik, çoğalttık. 100 milyar doların üzerinde yatırımla kurulu enerji gücünü hedeflerine uygun seviyeye çıkarttık. Sanayicilerimiz makina ve ekipman altyapılarını yenilediler, güçlendirdiler. Toplamda 3,5 trilyon dolarlık yatırımla her alanda ülkemizi bugünlere hazırladık. Bu emek ve çabaların, fedakarlıkların neticesini alma vaktidir. Şimdi tüm unsurlarıyla büyük, güçlü, müreffeh, özgür Türkiye’yi hızla inşa etme vaktidir. Bizden sonraki nesle bırakacağımız 2053 vizyonumuzu şekillendirme vaktidir. Çevre, ulaştırma, enerji, sanayi, tarımdan konuta kadar pek çok alanda bu vizyonun sütunlarını yükseltmeye de başladık.
“BÜTÇE DİSİPLİNİNDEN TAVİZ VERMEYECEĞİZ”
Hiç kimsenin siyaset mühendisliği, sinsi tuzak, naftalin kokulu sosyal projeleriyle bizi bu hedeften alıkoymalarına müsaade etmeyeceğiz. Türkiye’nin yeniden yarım asrı aşkın süredir oynanan oyunlarla, sıcak para sömürgesi haline dönüştürülmesine rıza göstermeyeceğiz. Ekonomi modelimizle yatırım yapan, çalışan, ticaret yapan kazanacak. Bunların hasılasıyla da devlet, bütçe kazanacaktır. Hükümete geldiğimiz günden beri titizlikle durduğumuz bütçe disiplininden taviz vermeyeceğiz. Büyümeden, istihdam ve ihracata, bütçe gerçekleşmelerinden, küresel ticaretten aldığımız pay tüm rakamlar ekonomi programının öngörülerine uygundur. Vatandaşlardan tek ricam kendi paralarına güvenmeleridir. Yerli parayı koruyacak her türlü mekanizmayı oluşturduk. Artık hiç kimsenin dövize ve altına yönelmesi için sebep kalmamıştır. Tasarruflarını halen döviz ve altında tutan vatandaşlarımızı Türk Lirası mevduatlarına dönmeye davet ediyorum.
“PİYASADA DENETİMLERİ SIKLAŞTIRDIK”
Hepimiz aynı Türkiye gemisinin içindeyiz. Bu gemi güvenlik gibi ekonomi üzerinden açılan su alarak batarsa hepimizin boğulacağız. İş dünyamızı ve vatandaşlarımızı desteklemek için düşük maliyetli Türk Lirasını götürüp dövize veya altına yatırmak Türkiye gemisinde delik açmaktır. Evine, arsasına, arabasına, stoktaki malına, verdiği hizmete, sattığı ürüne enflasyon ve girdi maliyetlerine izahı olmayan fiyatlar koymak Türkiye gemisinde delik açmak demektir. Paradan para kazanmak adına yapacağı yatırımı yapmamak, işçiyi çalıştırmamak, ürünü üretmemek, satabileceği malı satmamak Türkiye gemisinde delik açmak demektir. Tüm bu gelişmeleri harfiyen takip ediyoruz. Tespit ettiğimiz sorunların çoğunun hukuki değil ahlaki temelli olduğunu gördüğümüz için kamunun alternatif imkanlarını kullanarak çözüm arıyoruz. Piyasada denetimleri sıklaştırdık. Gıdadaki dengesiz fiyat artışlarına karşı kooperatif marketlerini devreye soktuk.
“MISIR TON FİYATI 5 BİN 700 TL”
Bu vesile ile mısır üreticilerimize bir müjde vermek istiyorum. Toprak Mahsulleri Ofisimiz hasat dönemi yaklaşan mısır alım fiyatını destek hariç ton başına 5 bin 700 lira olarak uygulayacaktır. İşçi, memur, emekliye kadar her kesimin ücret artışlarını yüksek tuttuk. Düşük gelirli kesimin konut ihtiyacını karşılamak için Eylül’de açıklayacağımız yeni atılımı da atıyoruz. İstihdamı temel işgücü eğitiminden uzmanlığa kadar her seviyede destekliyoruz. Kamu ç alışanlarını ek gösterge, sağlık çalışanlarının özlük haklarını çözdük. Öğrencilerimizin stajlarını Ulusal Staj Programlarıyla objektif kriterlerle gerçekleştirmelerini sağladık. 100 bini aşkın öğrencimizin yararlandığı staj programımızı daha da geliştiriyoruz.”