Eğer uzun bir yola çıkacaksak, aracımızın suyuna, yağına, rot balans ayarlarına, frenine, tekerlerinin havasına, yakıtına baktırıp öyle çıkıyoruz. Bu anlamda insan da kutlu bir yola çıktığında bedenine, aklına, diline, iradesine komutanlık yapacak seviyede olmalı. Murat 131 motorunu Mercedes kasasına oturttuğunuzda nasıl ki performansı ve yol tutuşu asla hayal ettiğiniz sonucu vermeyecekse! Ağzı başka kalbi başka, özü başka, sözü başka insanlardan da beklediğimiz performansı alamayız. İlkeleri olmalı önderlerin, yetki verilenlerin. Hedefleri olmalı, projeleri olmalı, duruşu olmalı, referansa ihtiyaç duymamalı. Güven sorunu olmamalı. Ses vermeli aleme, nefes olmalı. Gürültü yapmayı ses çıkarmak, görüntü vermeyi iş yapmak sanmamalı. Tuttu mu bir işi, kaldırdığına şahit olmalı Alemi cihan. Ve elindeki imkânla, makamla, güçle aba altından sopa göstermemeli kimselere. Ama simdi isler böyle yürümüyor ne yazık ki. Ezbere dayalı başarılar, güçlü bir soru karşısında balon gibi patlar, papağan misali. Sorun ilk adımda başlıyor. Sorumluluk alamayan insanın neyi, ne kadar, ne zaman, nasıl yapacağına dair sınırlar belli değildir. Hangi alanda olursa olsun, iş ehline verilmediği sürece, bir milletin gerçek kalkınmayı başarabilmesi söz konusu olamaz.
Zira ambara mahsul koymak ne kadar marifetse, mahsulü korumayı bileni ambarın başına koymak daha büyük marifettir.
Devletimin çıkardığı yasaların güzelliği, uygulayıcıların eğitimiyle birleşmedikçe ve insan kalitesi birinci vasıf olarak tercih edilmedikçe, yapbozlarla kaybettiğimiz zaman, ülkemin düşmanlarının ekmeğine yağ bal olacaktır. Akıllı, yürekli, imanlı, eğitimli, tutarlı, dürüst insanlar suyun başında olmalı, havuzu korumalı. Aksi takdirde sadece biz değil nesillerimizde zehirlenmiş olacak Allah muhafaza.
Bizim derdimiz, temiz toplum.
Saygı sevgi ve muhabbetle