GÖRDÜM…! DUYDUM..!

Emin misin?  Evet.

Neyi, gördün? Duydun?  Olayı.!

Peki, ben sana öyle bir cihaz versem ki, bu cihaz gördüğünü, duyduğunu zannettiğin şeyi tüm boyutları ile gösterecek ister misin? Ooo elbet kim istemez.

Nedir o?  -Okumak. Öncesini, şimdisini, sonrasını okumak. Nasıl yani, ben okuma bilmiyor muyum?

Gördüğünü sandığın şeye bakınca, bilmediğini düşündüm. Zira şu an beni de görmesen polisi arayacaktın değil mi? Evet, nerden anladınız? Halinizden!.

Kardeşim bu gördüğün sahne dizi çekimi için ayarlanmış prova yaptığımız platform.

Ne silah gerçek ne kan? Sen kameraları görmeyen açıdan bakmış feryadı fidanı duyunca gerçek sanmışsın. Bu senaryonun yazarı benim.

Oooo affedersiniz şimdi anladım! Demek ki dizi çekimi.

Evet ne yazık ki hepimiz bazen gördük dediğimiz pek çok şeyin gerçeğinden uzakta algılıyor, ön yargı, kaygı, güven eksikliğimiz yetersiz bilgilenme nedeniyle hakikatten uzak bakış açısına takılıyoruz.

Örneğin: Macera romanı yazan bir yazar, kitabın sonuna kadar, tüm aksiyonları bire bir yaşayıp kaleme alırken, bu romanı okuyanlar aynı heyecanı, korkuyu, kaygıyı, buz gibi nehirden geçerken suyun soğuğunu iliklerine kadar hissedebilir mi? HAYIR?

Peki, yanında gezen ve aynı yolları geçen, aynı tehlikelere maruz kalan bilir mi? Evet.

Peki, bin km. yolu uçakla, özel araçla, otobüsle, atla, yürüyerek giden aynı meşakkati mi çeker?

Elbette hayır. Demek ki İnsan hedefine ulaşıncaya kadar hayat yolunda imkanları, inancı, gücü dâhilinde sınavda ve notu da onun sahibi tarafından verilecek karnesine. -Evet, aynen öyledir!

Bakmak görmek değil, duymaksa işitmek, sevmek tapmak değil, dokunmaksa okşamak hiç değil.

Bilgi, his, duygu, İnanç, aşk, sevgi saygı, sadakat yoksa eğer.

Hiç kimseyi birbirine zincirle bağlayarak sevgi aşılayamayız değil mi? Evet.

O vakit diyelim ki, baktığını gören, duyduğunu anlayan ve tanıdıkça seveceğimiz ilaç gibi, gıda gibi, karanlıkta ışık gibi dostlarla karşılaşalım inşallah ki, bizi bize getirsin, biz olmayı öğretsin. Kendine gelebilen ve kendi olabilenlere selam olsun.

Hayatımızda olan, hastalık gibi insanlara da yüce mevlamız “Şafi” ismiyle şifa versin. Âmin.