İçimiz dışımız günahla süslü,
Yüzümüz, gözümüz simsiyah, isli.
Yetiş ya Resulullah hava çok puslu.
Kurtuluş Mevla’nın lütfunda gizli.
Mal, mülk hırsı bürümüş bizi,
Şeytanlar ardından sürümüş bizi,
Haktan dönenlerin kör olmuş gözü
Nefisler azmış gider, dinlemez sözü.
Yollar kapıp kaçanla dolmuş,
Evler feryadı figanla dolmuş,
Camiler boşalıp, kafeler dolmuş
İnsanlık pes etmiş olanlar olmuş.
Düşman yok ortada,
Dövüşeceksin,
Namerde dünyayı dar edeceksin,
İblis can içinde, ne diyeceksin,
Cevabı hakka dönmek, net bileceksin
Biliyoruz ey Nebi hiç yüzümüz yok
Bu günleri gördüysek suçlarımız çok,
Uykuda insanlık, uyananlar TOK
Beyinler uyuşmuş verilmeli şok
Âlemlere rahmetsin, inanıp biliyoruz.
Şu günahkâr yüzümüzle şefaat istiyoruz,
Bu asırda her gün, bin kere ölüyoruz.
Ümmettin hali harap, çok özür diliyoruz.
Bu şiiri 13 yıl evvel Almanya’da yoğun duygularla yazmıştım.
Yüce mevlamız cümlemizi
Ölmeden evvel ölenlerden eylesin…
Vefa-t vefadır aslında.
Emaneti sahibine verdiği gibi minnet ve vefa ile teslim etmektir.
Her şey kendine dönüşürse, iyiye dönerse güzelleşir.
Dünya sahnesinde kendisine verilen insan rolünü erdemli, şerefli, şuurlu ve inançlı bir şekilde Yaratanın yazdığı senaryoya tabi olarak oynayabilenlere selam olsun.
Birbirini seven, affeden, güvenenlere de, selam üstüne selam olsun.
En kalbi sevgi, saygı ve muhabbetle kardeşlerim.