Öyle bir asırdayız ki, dünyayı ele geçirmek isteyen küresel güçler, kedileri dışındaki hiçbir canlı türüne saygı duymuyor, onlar üzerinde istediği gibi operasyon çekip, uygulamada bulunmayı kendine hak görüyor maalesef.
Bu zihniyet öyle sinsi, öyle cin fikirli ki, biz bize yapılanı anlayana kadar iş işten geçmiş oluyor. Zira Kutlu bir temele dayanan yüce milletimizin fertleri olarak, cambaza bak fıkrasını hiç duymamış gibi yaşıyor, birbirimizle fuzuli işlerde, mücadele ve kavga ederken elin adamı altımızdaki halıyı almakla da kalmayıp, tenceremize kadar elini uzatıp, evimizin başköşesinden bizlere komut verebiliyor. Nasıl mı, elimize tutuşturduğu kumanda ya da telefonla.
Göz, kulak, ağız, burun, deri yolu ile bir şekilde gönüllü denek olarak bizi kullanmalarına bilerek yada bilmeyerek izin vererek zerk ettikleri ile hipnoza girdirip telkin ediliyoruz.
Maalesef Asrın vebası algı ile beden sarayımızın kapıları hiç zorlanmadan düşmana sonuna kadar açılıp, çağın sihirli gücü ikna ve telkin yoluyla hipnoz altına alınıyoruz. Ve ne yazık ki “etkenler” hepimizin bildiği, güncel yaşama dair ses, söz, görüntü, koku, gıda gibi bileşenleri, aynı kaynağa bağlı tanıtım ,(reklam) programları çok iyi dizayn ederek dünyamızı istila edenler insani ahlaki, imani değerler açısından iyi yetişmemiş ruhsal ve bedensel gelişimi tamamlanmamış geride kalmış kesim üzerinde yaptığı çalışmalarla insanlığı ve özünü yok etmek için tüm imkânları seferber etmiş durumda ki, her can, bu insan nesli üzerinde negatif etki yaratacak bileşenlerin yüksek riski altında adeta, materyalizme köleliğe aday olarak yetişmek için gönüllü konumunda, yok oluşa gitmekte.
Ve elbette kimimiz bilerek, kimimiz bilmeyerek bu tuzaklara yakalanmaktayız. Bunlara elini kaptıran kolunu kaybetmekte.
Göz, kulak, burun, boğaz, deri..!
Gözü görsel, kulağı işitsel, burunu koku, ağzı gıda, cildi ise kimyasal ajanların giriş kapısı gören materyalizm, insanları birer denek hayvanı gibi,(hayvanlardan özür diliyorum)emellerine ulaşmada basamak yapıp ölümleri arttırarak, kendilerine geniş alanlar açma, dünya nüfusu istediği sayıya düşürüp, aklınca seçkin, elit yaşam hayalleri kurmaktadır. Bizler malayani işlerle, çevirdikleri filmlerle, patates, soğan, Kemal, Meralle uğraşırken ayaklarının altına dolaşmıyor adeta hayallerinin güzergahına kendi ellerimizle güller serpiyoruz. Sağı solu, yok bu işin kardeşlerim.
Eğer milletçe uyanmada geç kalır, kendimize özümüze dönmezsek bu son virajı almayacak topyekûn uçuruma sürükleneceğiz.
Devlet demek vatan demek namus demek şeref demek şan demek. İyi gören her gözün: Sadece çekilen tetiğin namlusunun sadece insanlığa değil Türkiye Cumhuriyeti devletine doğrultulduğunu anlaması mümkündür.
Şimdi, iri olacağız, diri olacağız ve hep birlikte Türkiye olacağız ki, bizi kurtuluş olarak gören tüm mazlum, mağdur coğrafyalara da can olalım inşallah.
Allah cc zalimlere fırsat vermesin …Amin.. Amin Amin.
Saygı sevgi ve muhabbetle.