Ölüm bu fani dünyadan, ebedi aleme göç anıdır. Mümin kul, ölüm yastığına baş koyduğu vakit Rahman tarafından bir nida gelip buyurulur ki: “Ey ölüm meleği, bu hastayı pek tazyik etme, rahat olsun.
Böylece ruhu dizlerine, göbeğine ve göğsüne gelinceye kadar bu rahatlık devam eder. Ruh boğazına gelince el ele ve göz göze ve diğer azalar ta kıyamete kadar bir daha karşılaşamayacaklarını birbirlerine haber verip veda ederler.
Ve ruh bunca müddet bulunduğu cesetten vedalaşıp ayrılır. Sonra semadan bir nida gelir: Ey Âdemoğlu! Şimdi dünya mı seni terk ediyor, yoksa sen mi dünyayı terk ediyorsun? Şimdi malın seni koruyabiliyor mu, yoksa sen onu muhafaza edebiliyor musun? Şimdi dünyadaki makamın, mevkiin seni mi kurtarıyor, yoksa sen onu mu kurtarıyorsun? Şimdi sen mi dünyaya galip olup onu yok ettin, yoksa o sana galip olup seni zillet toprağına mı attı? Yazık…
Hastanın dili tutulduğu vakit yanına dört melek gelir:
Birincisi selam verip: “Ben senin yiyeceklerine Allah tarafından memur idim. Bugün dünyayı doğudan batıya dolaştım, senin rızkından bir lokma bile bulamadım, bitmiş” der.
İkincisi selam verip: “Ben senin içeceklerine memur idim. Bugün cihanı dolaştım, senin rızkından bir damla bile su kalmamış” der.
Üçüncüsü selam verip: “Ben senin nefesine memur idim. Şimdi yeryüzünü aradım, senin için bir nefes dahi kalmamıştır” der.
Dördüncüsü selam verip: “Ben senin ömrüne memur idim. Bugün senin ömür müddetinden asla bir şey kalmadı” der.
Bundan sonra Kiramen-Katibin melekleri teşrif edip selamdan sonra: “Ey Allâh’ın kulu, biz Allâh tarafından senin işlediğin hayır ve şerri yazmaya memur idik” der ve yazılı bir defter verirler. Ve, “İşte bu amel defterin, oku” derler.
Allah, tüm vefat etmişlerimize rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun. Kalın sağlıcakla…