Kimi düşündüğünü görür,
Kimi gördüğünü düşünür.
Bakmak görmek değil, duymaksa işitmek,
Sevmek tapmak değil,
Tutmaksa dokunmak hiç değil hissetmiyorsan eğer.
Her baş gözü ve kulağı olan
Hakikati görseydi, her yüreği olan gerçekten sevseydi, her aklı olan rabbin bilseydi, acılar
Bala, goncalar güle dönerdi.
Peki, hikmeti nedir görmenin
Bir bardak suda üç hasleti bilmenin!
Vakti zamanında, İzmir teleferiği yapımında çalışmak üzere bir Alman ustabaşı getirtilir. Günler ayları kovalar.
Ustabaşı İslam’a ilgi duyar ve şehadetle şereflenir.
Gel zaman git zaman, bir gün ustabaşı bizim doğuştan Müslüman olan, teleferikte inşaatında çalışan bir kaç işçiyi çağırır ve onlardan 1 bardak su ister.
Ve su gelir tabi.
Sonradan Müslüman olan Alman ustabaşı sorar?
Arkadaşlar bu bardakta ne görüyorsunuz?
Hepsi bir ağızdan su derler.
Birkaç kez tekrar eder bu soru cevap hep aynı tabi.
Ama görünen o ki, su ve bardak dışında bir şey görmez bizim sade Müslüman kardeşlerimiz.
Alman ustabaşı cevaplar!
Arkadaşlar, bu bir bardak suyun
Başında, besmele ortasında
Nimet, sonunda şükür var der…
3 hasleti bir bardak suda gören doğma büyüme Müslümanlar değil, sonradan Müslüman olan bir Alman kardeşimiz olması beni bir hayli üzdü ama buruk bir sevinçte yaşattı, neden?
Eğer, bu Alman Müslümanım diyenlere baksaydı vallahi ne
Ne Müslüman olurdu, ne de bir bardak suya bu kadar güzel anlam yükleyebilirdi.
Evet, bunu 30 yıl evvel okumuştum, aklımda kalmış siz dostlarımla paylaşmak istedim neden mi?
Her birimiz hakkı ve hakikati gözleyen göz, işiten kulaklara sahibiz ve İslam ile doğuştan şereflendirilmiş olmanın onuru gururu, bilinciyle sorumlusu olduğumuz hayat bahçesindeki
Görevlerimizi asla unutmamalı
Birbirimize göz kulak yürek el ayak olmalıyız.
Milli şuuru açık Müslüman bir insanın bakışı
Rast gele olmamalı.
Kendi kasamızı kendi evimizi malımızı kendi aile efradımızı korumak milliyetçilik asla değil, sokakta akan çeşmeyi
Yere düşen ekmeği, kırılan bir
Dalı, ayağı aksak bir kediyi
Açlıktan zayıf düşmüş köpeği,
Çöplerin içinden rızk arayan ana oğlu hangi bakışla izlediğimizi gözden geçirmeli.
Çekirdek yiyip kabuğunu havaya savuran insanları gördüğümüzde yumuşak bir lisan ile uyarmalı, kimin ümmeti olduğumuzu asala unutmadan yarınlarımızın teminatı çocuklarımıza örnek olmayı vazife edinmeliyiz.
Bir yaşlının bir kenarda yapayalnız hüzün içinde
Yere baktığını görüyor isek selam verip bir nebzede olsa ona nefes aldırmanın huzurunu yüreğimizde hissetmeliyiz.
Ancak bu sekide yaşanılır bir dünya inşa eder ve geride kalan nesillere gerçek miras olan ahlak ve temiz vicdanlı olma şuurunu bırakabiliriz dostlarım.
Her ne kadar sürç-ü lisan ettiysem affola.
Selâmların en güzeliyle selamlıyorum sizi
Esselamün ALEYKÜM.